Haber

Okula uyum sürecini kolaylaştıracak tavsiyeler

Okulla uyum sürecini kolaylaştıracak tavsiyeler

İSTANBUL – Okulların açılmasına sayılı günler kala heyecanlı bekleyiş devam ediyor. Medicana Education Cluster MBA Okulları CEO’su Ayfer Batı, uzun yaz tatilinin ardından okula dönmenin çocuklarda kaygı ve gerginlik yaratmaması için uyum sürecinin gerçek anlamda yürütülmesi gerektiğini belirterek, velilere önemli tavsiyelerde bulundu. ve öğretmenler.

11 Eylül Pazartesi günü milyonlarca öğrenci için zil yeniden çalacak. Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte yeni eğitim-öğretim yılı çocuklar için hem heyecanlı hem de zorlu bir dönem olabilir. Bu nedenle okula dönüş rutinine sorunsuz uyum sağlamak için önemli bilgiler paylaşan Medicana Eğitim Grubu MBA Okulları CEO’su Ayfer Batı, bu süreçte çocukla gerçek temasın kurulması gerektiğini belirtti.

Çocukların okula uyum sürecinin yaş gruplarına göre farklılık gösterdiğini belirten Ayfer Batı, “Özellikle 3-6 yaş grubunun okula uyum süreci farklıdır. Çünkü okulla birlikte onlar için anne-babadan ayrılma söz konusudur. Bu durumu doğru yönlendirmek gerekiyor. Okulun bu süreci velilerle birlikte doğru şekilde geçirmesi gerekiyor.” “Devam etmeli” dedi.

“Süreci sakin ve sevgiyle yürütmeliyiz”

Küçük yaş gruplarında okula geçiş sürecinin nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatan Batı, “Bu yaş gruplarına okulda günün nasıl geçeceği, okuldan sonra ailenin çocuğu nasıl karşılayacağı, nasıl bir iletişim kuracağı doğru anlatılmalıdır. Süreci sakin ve sevgiyle yönetirsek geçişi doğru şekilde sağlarız.” Çocuklar için bir diğer önemli nokta da okulun başlangıçta eğlenceli olması gerektiğidir. Çocuğun okulun ikinci günü okula heyecanla geleceği bir durum yaratabilirsek, “Bugün yine okula gideceğim, arkadaşlarım var. Okulun mükemmel bir ortamı var.” ‘Yeni şeyler öğreneceğim’ duygusuyla geçiş sürecini normalleştirebilir, çocuklar için stressiz hale getirebiliriz” dedi.

“Çocukla doğru iletişim ne yaptığıyla değil ne hissettiğiyle kurulmalı”

Okula yeni başlayan yaş grubundaki ebeveynlerin de bu süreçte stres yaşayabileceğini belirten Batı, aileleri bu endişeleri çocuklarına yansıtmamaları konusunda uyararak, “Bu süreçte sadece çocuklar değil ebeveynler de strese girebilir. Bu gerilim çocuklara da yansıyor. Çocuklar yetişkinlere göre daha kolay uyum sağlıyor. Yani arkadaş oluyorlar.” Bulundukları ortama ve okul ortamına daha kolay uyum sağlayabilirler. Bu süreçte çocukla ilgili olarak da onlara doğru soruları sormalıyız. Okulda ne yaptıklarından ziyade nasıl hissettikleri ile ilgilenmeliyiz. Daha çok ‘Umarım harika bir gün geçirmişsinizdir’ gibi. Arkadaşlarınızla mutlu anlarınız oldu mu? Ne öğrendin?’ Duygu yüklü sorular sorulmalıdır: ‘Derste elinizi kaldırdınız mı? Cevap verdin mi? Ders nasıldı?’ Bu tür sorulardan uzaklaşırsak çocuğu okula daha çok motive etmiş oluruz” diye konuştu.

En önemli şeyin çocuğun dünyasına uyum sağlamak olduğunu belirten Batı, “Tüm yaş gruplarına baktığımızda yeni bir dünya var. Yeni bir çocuk ve öğrenme düzeyi var. Hem anne-baba hem de öğretmenler olarak biz de olmalıyız.” onların dünyasına girebiliyoruz. Eğer başarılı olamazsak, onlara gerçek bir öğrenme ortamında yardımcı olamayız.” “Onların yeni bir şey yapma duygusunu arttıramıyoruz. Aslında yavaş yavaş azaltıyoruz. Çocuğun okula uyumu önemli ama okula isteyerek ve öğrenme heyecanıyla gelip gelmeyeceğine odaklanmak daha da önemli. 180 gün” dedi.

“Yapılacak ilk şey çocukla tanışmak”

Öğretmenlere ve velilere uyum sürecini kolaylaştıracak önerilerde bulunan Batı, “Çocuğun okula uyum sürecini zorlaştıracak hatalardan biri de velilerin ve öğretmenlerin çocuğu okula ilk saatlerde hızlı bir şekilde başlatmak istemeleridir. Aslında , yapılacak ilk şey çocukla tanışmak. Öğretmen öğrenciyle tanışırsa onun kim olduğunu, nelerden hoşlandığını, ne yapacağını bilir.” Geleceğe dair istediklerini ve hayallerini onunla paylaşmasına izin verirse mükemmel bir yıl başlayacaktır. Eğitimciler olarak eğitime her zaman bir yıl boyunca bizimle vakit geçirecek bireylere bir şeyler anlatma telaşıyla başlarız. onları tanımak yerine. “Bu sınav neden var?” sorularına cevap vermemiz gerekiyor. çok fazla. Bu nedenle ilk yapmamız gereken uyum sürecinde aslında çocuklarımızla tanışmak, el sıkışmak ve onların birer birey olduğunun farkına varmaktır. Öğrenciden ziyade, ‘Ben bir bireyim, iyi bir ben ve iyi bir dünya uğruna iyi bir ben.’ ‘Ben bir şeyler yapmak için buradayım’ duygusunu hatasız bir şekilde vermemiz gerekiyor. Bu noktada ebeveynlerin en büyük katkısı çocuklarının okul süreçlerini sorgulamak değil, onlara destek olmak olmalıdır” dedi.

Son olarak çocukla uyku ve beslenme düzeni konusunda iyi bir iletişim kurulması gerektiğini söyleyen Batı, “Uykunun öğrenmeye katkısı çocukla tartışılmalıdır. Öğrencinin öğrenme sürecini aktarabilmesi için mutlaka yeterli saat uyuması gerekmektedir. Kısa hafızadan uzun hafızaya kadar öğrendiği bilgileri özellikle sınav grubundaki çocuklarda bunun bilimsel faydasını görebiliyoruz.” Öncelikle şunu açıklamamız gerekiyor: ‘Hadi yarın okul var, onun yerine uyumalısın, aslında neden uyumalısın, beynin öğrenme prensibi nasıl çalışıyor, dinlenirsek okuldaki öğrenme kapasitemiz nasıl artar?’ gibi soruların cevaplarını çocuklarla keyifli bir şekilde paylaşmamız gerekiyor. Ayrıca beslenme rejimi de dikkate alınmalıdır. Yani öğrenmede iki şey çok etkilidir. Birincisi uyku düzeni, ikincisi ise beslenme düzeni ve buna bağlı harekettir. Ne kadar çok oksijen alırsak o kadar aktif oluruz. Ne kadar çok öğrenirsek öğrenme hızımız ve kapasitemiz o kadar hızlı artacaktır. Okula uyum sürecinde bu değerli noktaların bilimsel bir şekilde çocuklarla paylaşılması hem okulun hem de velilerin yaşadığı sorunları çözecektir” diye konuştu.

konyaalti-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu